Denizaltından Notlar -7 Sebepsiz

 Aslında aklımda hiçbir şey yok yazmak için. Fakat uzun zaman oldu bir şeyler karalamak geldi içimden. İki günlük İstanbul seyahatim üzerine bir şeyler not edeyim bari.

Ailevi ve düğümlenmiş bir mesele için İstanbul'a gitmek durumunda kaldım. Günübirlik olacağını umduğum bir ziyaretti. Birkaç resmi kurum sonrası dönecektim. Fakat öyle olmadı ve son dakika değişikliğiyle bir gün daha kaldım. 

İlk gün uçakla 1'de Sabiha Gökçen Havalimanı'na iniş yaptım. Sonra Bayrampaşa ilçesine geçmem gerekiyordu. Ancak 3:30'da gidebileceğim yere gidebildim. İşlerimi halletmem yaklaşık 1 saat sürdü. Sonra dönecekken bir akrabam ile 1 gün kalmaya karar verdik. Kaldığımız otel denize yakındı. Biraz sahilde yürüyüş yaptıktan sonra otele geri döndük. Ertesi sabah tez kalkıp Emirgan İskelesinden vapura binip Beşiktaş'ta indik gerçekten büyüleyici bir yolculuktu. Sonrasında Beşiktaş'ta turladıktan sonra kahvaltı yaptık. Dolmabahçe Sarayını hep gezmek istemiştim. Bunun için meydandan Dolmabahçe'ye doğru yürüdük muazzam bir yoldu. Ağaçlıklar geniş bir kaldırım. Yol kenarında karakteristik yapılar. O çevrede yaşasam her gün yürünesi bir yerdi benim için. 

Nihayetinde Dolmabahçe Sarayı'na ulaştık. Harikulade* bir yapıt. Lise yıllarında borç parayla yaptırıldığını öğrendiğimde kızmıştım fakat gezince çokta kızmadım açıkçası. Mükemmel bir boğaz manzarası. Çok iyi işlenmiş Barak mimari. Atatürk'ün vefat ettiği odayı görmek de hüzünlendirdi. Vefat etmeden son kez baktığı saat de oradaydı 9:05....

Dolmabahçe gezimizin ardından akrabamdan ayrıldım. Tramvaya binip Eminönü'ne geçtim. Bu arada Haliç'ten geçerken ki manzara efsane ötesi. Geçerken her iki taraf pencereyi de takip etmemden diğer yolcular ilk defa oradan geçtiğimi anlamış olmalılar. 

Eminönü'nde mısır çarsını gezdikten sonra yürüyerek Süleymaniye Cami'sine çıktım. Sonra Sultan Ahmet'in yolunu tuttum. Arada kapalı çarşıyı gezdim. Çok kalabalıktı. Hatta İstanbul'da gezindiğim gün boyunca en kalabalık yer olduğunu söyleyebilirim. Çok iyi hatırlayamadım ama Sultan Ahmet'e giderken de tramvaya bindiğimi anımsıyorum. Sultan Ahmet Cami'sinin içini de gezdim. Süleymaniye daha göze hoş geldiğini söylemem gerek.

Ayasofya ve Topkapı Sarayı'na gitme fırsatım olmadı. Dışardan fotoğraf çekmekle yetindim. Gülhane Parkı'na inip simit ve ayran molası yaptım. O mevkiden tam adını bilmiyorum Sirkeci sahiline yürüyüş yaptım. Bu yürüyüş de keyifliydi. Tam bir metropol havası olan bir caddeydi. Arabalı Vapura bindikten sonra Harem Otogarı'na geçtim. Açıkçası buradan sonrası biraz hayal kırıklığı belki sonra anlatırım.

Gelelim İstanbul'un hissettirdiklerine;

Öncelikle kesinlikle Türkiye'nin en güzel kenti. Hele bazı bölgeleri muazzam nitelikte. Sarıyer sahil ve daha önce gittiğim Üsküdar en beğendiğim yerler oldu. Biliyorum aynı zaman da en pahalı yerler. Hayal de mi kurmayalım canım :)

Bir ara Levent civarında gideceğimiz yere toplu taşıma aracı bulamadık birine sorduk o da 2 vasıta ile 1 saatte gidebileceğimizi söyledi. Biz de taksiyle hallettik. Söyleyeceğim o ki baya karmaşık bir şehir. Rotanızı farklı ihtimallere göre oluşturmanız ve ilk seçenek olmayınca hemen bocalamamanız gerektiği

Tabi tehlikeli bir şehir, bunu hissettiğim anlar oldu ama anksiyetesi yüksek biri olarak önyargılarım kadar değildi hiçbir zaman.

Yaşanılır bir şehir mi bence şartlara bağlı olarak evet. En başta tabi kiralar ve işiniz ve eviniz arası mesafe bu ikisi ana etken.

Hafta sonu tatili olan herkes için yapacak bir sürü aktivite var. Boğazda vapura binmek bile insanı bambaşka bir ruh haline büründürebiliyor.

Keşke bir dönem İstanbul'da yaşam kurmaya çalışsaydım diyorum. He şey daha farklı olabilirdi. Kendime bir hapis yaratmışım gibime geliyor. Belki de tam zamanıdır. Bilmiyorum.

Önümde bir yurtdışı seçeneği belirdi. Yüzde 50 diyeli ihtimale eğer gerçekleşirse büyük bir ihtimal bir daha Türkiye'ye dönmem bambaşka bir insan olma  yolunda ilerlerim. Fakat gidemezsem ne olursa olsun İstanbul'da en az 3 ay ikamet edip tutunup tutunamayacağı denemek istiyorum. Olur da gidersem İstanbul Notları sayfası yapıp gezdiği yerleri daha kapsamlı anlattığım bir bölüm yaparım 

Son olarak günübirlik bu ziyaret çok hoşuma gitti. Depresif halimi biraz atabildim. Yurtdışı işine göre tekrarlayacağım.

Şimdilik kalın sağlıcakla

*Harikulade yazım denetimi böyle önerdi. Harkulade daha doğru geliyor ama böyle yaptım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Max Weber

McDonaldslaştırma Nedir?

Denizaltından Notlar - 8